(Fatır, 35/42)
(Müslim İmare 23)
(Hacı Hulusi Bey)
Mesnevî-i Nuriye

وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذ۪ينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْناً وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَاماً
Cenâb-ı Rahmân’ın makbul ve hâs ibadı onlardır ki; yeryüzünde sekîne ve vakar ile yürürler. Cahiller onlara bî edebane hitab ettiklerinde onlara “selam” diyerek onlarla muhatab olmaktan i’raz ederler. [Furkan: 63]
وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُۜ اِدْفَعْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ
Hasene ile seyyie müsavi olmaz. Sen seyyieyi (mesela cehaleti) ahsen ve daha güzel şey ile (mesela ilim ile) def’ eyle! [Fussilet: 34]
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu. Aziz kardeşlerim!
Sosyal medyada aleyhimizde yapılan bîedebane, bînamusane iftiralar hiç durmadan devam etmektedir. Bundan önceki yazımızda ifade ettiğimiz gibi tekrar ediyoruz. Bu işi yapanların muharriklerini ve ne maksadla yaptıklarını ğayet iyi bilmekteyiz. Lakin madem işimizde rehberimiz Kur’an’dır. Bu cehalet ve edebsizlik karşısında dahi Kur’an ahlakı ile tehalluk edeceğiz. Kuran’ın ahlakı nedir?
• Kuranın ahlakı; uhuvvettir adavet değil,
• Kuran’ın ahlakı; müsbet harekettir, kendi mesleğinin muhabbetiyle meşgul olmaktır. Başkalarının ibtaliyle değil,
• Kuran’ın ahlakı; cahillerle muhatab olmamaktır, onlara cevab vermek değil,
• Kuran’ın ahlakı; seyyieye ve kötülüğe hasene ile cevab vermektir, onlar gibi kötülükle değil.
Madem böyledir. Ve madem mesleğimiz “Haliliye” olduğu için, meşrebimiz “hıllet”tir. Biz dahi “Rahman’ın İbadı” hitabına bir mâsadak olmak niyetiyle cahillere cevab vermeyeceğiz. Şu nurlu Kur’an davamızı onların necasetleriyle telvis etmeyeceğiz. Onların tahriklerine, onların bizden bekledikleri gibi cevab vermeyeceğiz. İbadet ve tefekkür için verilen şu yirmi dört saatimizi böyle hiç kimseye faydası olmayan boş işlerle zayi’ etmeyeceğiz. Zira şu ayetlerin sırrınca katiyyen biliyoruz ki; bu gibi cahillere cevab veren zarar eder.
Şimdi, umum kardeşlerimizden ve şu Kur’anî davamızda bize iştirak eden arkadaşlarımızdan talebimiz, bu düsturlarımızda bize, belki Kur’an’a hususen mezkur şu iki ayete tabi olmalarıdır. Hissî hareket edip sırât-ı mustakîmden uzaklaşmamalarıdır. Âgah olunuz ve biliniz, sükut eden zarar etmez.
Öyle ise,
السُّكُوتُ حَسَنٌ بَلْ اَحْسَنُ
“Sükut her asırda hususen bu asırda hasen belki ahsendir” sırrınca sükut ediyoruz ve arkadaşlarımıza da sükutu tavsiye ediyoruz. Bu yazıdan başka hiçbir cevabımız yoktur ve olamaz. Biz cevab vermiyor isek hiç kimsenin bizim yerimize cevab vermeye hakkı da yoktur.
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Pür kusur kardeşiniz, Muhammed Doğan
| İsim | |
| Eposta ( Sitede görünmeyecek ) | |
| Yorum | |
| Doğrulama Kodu | ![]() |
Gönder |