tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Toprağı verimli olan güzel bir memleketin bitkisi, Rabbinin izniyle yeşerip çıkar. Çorak, verimsiz olan bir yerin bitkisi ise çıkmaz, çıkan da bir şeye yaramaz. İşte şükredecek kimseler için biz, ayetleri böyle farklı üsluplarla tekrar tekrar açıklarız.
(A’raf, 7/58)
Hadîs-i Şeriflerden
İnfak et, sayıp durma. Sana da sayı ile verilir. Fazlalık malını ve paranı muhtaç kimselerden esirgeme, senin de rızkın engelenir.
(Buhari, Zekat 21, Müslim, Zekat 88)
Dualardan
Ya İlâhî! Ordularımızı, hâricî ve dâhilî her türlü düşmanlara her zamân ve her yerde mansûr ve muzaffer eyle. Devlet adamlarımızı ma’nevîyyâta, memleketin umranına ve milletin refâhına hâdim eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Evet âdi bir muntazam makine, intizam ve mizanlı heyetiyle şeksiz bir mahir ve dikkatli ustayı gösterdiği gibi; kâinatı dolduran hadsiz zîhayat makineler de, herbirisi binbir mu'cizat-ı ilmiyeyi gösteriyorlar.
Şuâlar
O GÜN, İNS VE CİN GÜNAHLARINDAN SUAL OLUNMAZ (2)

O GÜN, İNS VE CİN GÜNAHLARINDAN SUAL OLUNMAZ (2)

02.06.2023

فَيَوْمَئِذٍ لايُسْئَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ  

“Semanın yarıldığı kıyamet gününde, ins ve cin günahlarından sual olunmazlar.”[1]

Haşrin belli safhalarında sual ve hesab yokken, bazı safhalarında ise, sual ve hesab vardır. Bu sual ve hesab da çeşit çeşittir. Şöyle ki:

Birincisi: Bir bölümde cin ve ins, doğrudan doğruya Ellah’a karşı hesab verirler. Bu hesab, bir anda biter.

İkincisi: Bir bölümde ise cin ve ins, her amelinden birer birer hesaba çekilir. Bu hesab da çeşitlidir:

a) Bir kısmında hesabı melek görür.

b) Bir kısmında insanlar, peygamberlere karşı hesab verirler.

c) Bir bölümde ise bütün halkın huzurunda hesab görülür.

Üçüncüsü: Cenab-ı Hak, haşrin bazı bölümlerinde ise, kulun kendisini müdafaa etmesi için onu serbest bırakır. O da dünyada işlemiş olduğu bütün kötülükleri inkar eder. “Bu günahları ben işlemedim” der. Yer gelir, şehadet eder, yine “İşlemedim.” der. Gök gelir, şehadet eder, yine “İşlemedim.” der. Havanın her bir zerresi, o kimsenin aleyhine şehadet eder. O insan yine “Ben bu günahı işlemedim.” der ve kendini müdafaa eder. Levh-i Mahfuz getirilip o insanın bütün yaptıkları ortaya konulur. Yine “Ben, bu günahı işlemedim.” der. Amellerini kaydeden meleklerin şehadetini de reddeder. Cenab-ı Hak, bu sefer ağzını mühürler, onun eli, ayağı ve derisi yaptığı amelleri söyler.[2] Kul, o zaman suçunu itiraf etmek mecburiyetinde kalır.

Bazı rivayetlere göre kul, bu azalarının şehadetine de itiraz eder. Daha sonra Cenab-ı Hak, “Kulum! Senden şahit getirsem kabul edecek misin?” diye sorar. O da “Evet” diye cevap verir. O zaman Cenab-ı Hak, “Bunun hafızasını çıkarın.” diye emreder. Hafızasını çıkarıp karşısına koyarlar. “Haydi işlemiş olduğun amellerini kendin gör.” denilir. O zaman bütün yaptıklarına kendisi şahit olur. كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يبًاۜ “Ey insan! Bugün senin nefsin, senin üzerine hesap sorucu olarak yeter. Başka bir şahide ihtiyaç yoktur.”[3] ayet-i kerimesi buna işaret eder.

Dördüncüsü: Onlar cehennemde karar kıldıktan sonra, artık bir daha suale tabi tutulmayacaklardır.

İşte ins ve cinnin küçük-büyük her amelinden sual edileceğini bildiren ayet-i kerimeler de bu manalar muvacehesinde anlaşılmalıdır.

Haşirdeki muamele, böyle muhtelif ahval üzere gittiği gibi; ehl-i cehennemin cehennemdeki halleri de öyledir. يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍ ayet-i kerimesinde ifade edildiği üzere, ehl-i cehennem sadece ateşle cezalandırılmazlar. Onların azabları da muhteliftir. Tek bir minval üzere azablandırılmazlar.

Bu ayet-i kerime, ehl-i küfür ve isyan hakkında bir tehdid olduğu gibi; ehl-i iman ve taat hakkında ise bir müjde ve nimettir. Çünkü mü’minlerin, ehl-i küfür ve isyandan intikamlarının alınması, onlar için pek büyük bir ni’mettir. O gün iyilerin amelleri, onların binekleri hükmündedir, onlara binerler. Kötülerin amelleri de sırtlarında yüktür. O yükün altında ezilirler.[4] Şu dünyadaki iyilikler ve kötülükler, orada böylece tebarüz ederler.

 

(Semendel Yayınlarından Rahman Suresi’nin Tefsiri adlı eserden alınmıştır.)

 


[1] Rahman,  55:39.

[2] Nur, 24:24-25; Yasin, 36:65 ; Fussilet, 41:20-23.

[3] İsra, 17:14.

[4] En’am, 6:31 ; Nahl, 16:25 ; Taha, 20:100-101.

 

Bu yazi 1095 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.248 sn. deSen
↑ Yukarı