tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Müminler ancak Ellah'a ve Resûlüne iman eden, sonra asla şüpheye düşmeyen, Ellah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte doğrular ancak onlardır.
(Hucurat, 49/15)
Hadîs-i Şeriflerden
Kimin ameli kendisini geri bırakırsa, nesebi, soyu, sopu onu ileriye götüremez.
(Müslim, zikir 38)
Dualardan
Yâ Hayra’l-Hâfizîn! Bizleri nefis ve şeytân, sû-i karîn ve dünyâ gibi dört büyük düşmanımızın şerlerinden ve bütün şerlilerin şerlerinden muhâfaza eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Kabir kapısını bir âlem-i bâkiye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes'elesidir.
Sözler
  • Önsöz
  • İçindekiler
  • Soru-Cevap
  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    (Risalet-i Muhammediyye (asm) ın umumiyyeti. Ehl-i felâh ve ehl-i necât olmanın dört şartı. Resul-i Ekrem (asm)ın davetini kabul etmeyenin hükmü. Müslümanların düşürüldüğü irtidad tuzağı. Maide Suresindeki 51-56. âyetlerin asrımıza bakan icaz vecihleri.)

    (Bu eser iki bölümden ibarettir birinci bölüm:Risâlet-i Muhammediyye’nin (asm) umûmiyeti hakkındadır. ikinci bölüm:Mâide Suresi’nin 51-56 âyeti Kerîmelerinin asrımıza bakan vücûh-i i’câzı hakındadır.)

    Bu eser iki bölümden meydana gelmektedir. Birinci Bölüm’de “Risâlet-i Muhammediye’nin (asm) umûmiyeti”; İkinci Bölümde ise “Mâide Sûresi’nin 5l-56. âyet-i kerîmelerinin asrımıza bakan vücûh-i i’câzı” anlatılmaktadır.

    Eser baştan sona dikkatlice tedkîk edildiğinde görüleceği üzere, bu bahisleri ele almaktaki ve bu âyât-ı Kur’âniyeyi tefsîr etmekteki maksadımız sâdece ve sâdece marziyyât-ı İlâhiyeyi ve Kur’ânî hakìkatlerin vech-i i’câzını beyân içindir. Yoksa ne dâhilde, ne hâriçte herhangi bir örgütün, hizbin, ırkın, kavmin, şahısların, devletlerin lehinde ve aleyhinde olmak için yazılmamıştır.

    Âyet-i kerimelere bakıldığında, Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın günümüzdeki dehşetli fitnelerden haber verdiği görülecektir. Beşer târihinin hiçbir devresinde bu kadar dehşetli fitneler zuhûr etmediği gibi, hiçbir târihte de mü’minler arasında bu kadar kitleler hâlinde irtidat hâdisesi vukù bulmamıştır.

    Bu eser, işte böylesine dehşetli bir zamanda, Kur’ân’ın mü’minleri uyandıran ve bu desîselere kapılmalarına mâni’ olan ezelî âyâtını, onları nasıl teyakkuza da’vet ettiğini göstermek maksadıyla kaleme alınmıştır.

    Âyet-i kerîmelere, başta İbn-i Abbâs (ra) olmak üzere eski müfessirîn-i izâmın ve Üstâd Bedîüzzaman Said Nursî Hazretlerinin verdiği ölçüler dışında ma’nâ verilmemiş ve akìde imâmlarının görüşlerinin dışına çıkılmamıştır. Şahsî fikir yoktur. Müfessirîn-i izâmdan, akîde imâmlarından ve sâir ulemâ-i İslâm’dan alınan ders, harfi harfine aksettirilmiştir.

    Müslümanların dehşetli zulümlere ma’rûz kaldığı ve türlü desîselerle ve plânlarla îmânlarına hücûm edildiği bir zamanda, Kur’ân-ı Mübîn’in mü’minlere ümîd ve tesellî verdiği ve zaferle müjdelediği âyet-i kerîmelerini hatırlatmayı da elzem bulduk.

    Şu husûsun altını çizerek belirtmek isteriz ki, dâr-ı İslâm’da ve dâhilde kalem ve ilim ile mücâhede câiz, silâh ve kılıçla cihâd ise câiz değildir.

    Sa’y u gayret bizden tevfîk Ellahu Azîmüşşân’dandır.

  • - Hazırlanıyor...
    - Hazırlanıyor...
    - Hazırlanıyor...

  • Soru sorabilmek için üyelik girişi yapınız.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.228 sn. deSen
↑ Yukarı