tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
İyilikle kötülük bir olmaz. Şu halde sen, kötülüğü en güzel bir şekilde def’ et. O zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.
(Fussilet, 41/34)
Hadîs-i Şeriflerden
Dünyada yükselen bir şeyi alçaltmak Ellah’ın değişmez bir kanunudur.
(Buhari, Cihad 59)
Dualardan
Yâ Erhame’r-Râhimîn! Afv edicisin, afvı seversin. Bizleri ve bütün âhirete intikàl etmiş olan mürebbî, Üstâd, âbâ ve ecdâd, akrabâ ve taallukàt, ehibbâ ve rüfekàmızın, komşularımızın günâhlarını afv ve mağfiret eyle.
(Hacı Hulusi Bey)
Vecîze
Ruh zîhayat, zîşuur, nuranî, vücud-u haricî giydirilmiş, câmi', hakikatdar, külliyet kesbetmeğe müstaid bir kanun-u emrîdir.
Sözler

Onuncu Mektub

METİN
Azîz, Sıddîk, Fedâkâr Kardeşlerim!

Çok yerlerden telgraf ve mektûblarla bayram tebrîkleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vârislerim olan Medresetü’z-Zehrâ erkânları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrîk etmekle berâber, âlem-i İslâmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrikada inkişâfa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve maddî ve ma’nevî yardımcı yapan İttihâd-ı İslâmın, yeni teşekkül eden İslâmî devletlerde te’sîse başlamasının ve Kur’ân-ı Hakîmin kudsî kánûnlarının o yeni İslâmî devletlerin kánûn-i esâsîsi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslâmiyyeyi tebrîk; ve dînler içinde bütün ahkâm ve hakíkatlarını akla ve hüccetlere istinâd ettiren Kur’ân-ı Hakîmin, zuhûra gelen küfr-i mutlakı tek başıyla kırmasına çok emâreler görülmesi ve beşer istikbâlinin de bu gelen bayramını tebrîk ile berâber, Medresetü’z-Zehrânın ve bütün nûr talebelerinin hem dâhil hem hâricde, hem Arabça, hem Türkçe nûrların neşriyâtına çalışmalarını ve dîndar Demokratların bir kısm-ı mühimmi nûrların serbestiyyetine tarafdâr çıkmalarını bütün rûh u canımızla tebrîk ediyoruz.(Emirdağ Lâhikası, s. 491)

ŞERH
Maalesef, başta o gizli ecnebî komite olmak üzere bütün kâfîrler, âlem-i İslâm’da Kur’ân’ın hâkim olmasına engel oldular. Hattâ, o zamân Araplar bir tek devlet hâlinde yaşamaya teşebbüs ettiler, bir tek reis seçtiler, Kur’ân’ı anayasa olarak kabûl etmeye karâr verdiler; daha sonra o gizli komite, Türkiye’de  devletin ba’zı adamlarını tahrîk ederek orayı dağıttılar; diğer devletlerle berâber orayı kırdılar. O gizli komite, buna fırsat vermedi; ajanlarını yerleştirdi; zamânla küçük Arap devletlerini birbirine düşman hâline getirdi, komünistliği tahrîk edip Irak’ı perîşân etti, sosyalistlikle Libya’yı dağıttı.

Böylelikle o gizli komite, ittihâd-ı İslâm’a engel oldu, Kur’ân’ı anayasa olarak kabûl etmek isteyenlerin ittihâdına mâni’ oldu. Zîrâ,  İttihâd-ı İslâm, ancak Kur’ân’ı anayasa olarak kabûl eden millet ve devletlerle olabilir. İttihâd-ı İslâm ta’bîrinde geçen “İslâm”dan murâd, “Kur’ân”dır. Kur’ân’sız İslâm olmaz ki, ittihâd olsun. Demek, ittihâd, ancak ahkâm-ı Kur’âniyyeyi tatbîk ve icrâ etmekle olur.

İHTÂR: Âlem-i İslâm’la hakíkí ma’nâda ittihâd, ancak Kur’ân-ı Kerîm’i anayasa kabûl eden devlet ve milletlerle olan ittihâddır. Bugünkü yapılan ittihâdlar, İttihâd-ı İslâm değildir. Çünkü, Müslümanların yaşadığı devletlerin hiçbirisi Kur’ân’a dayalı değildir ki; onlarla yapılan ittihâd da İttihâd-ı İslâm sayılsın. Belki bugün yapılan ittihâdlar, yine o gizli örgütün ittihâdıdır. İsmini “İslâm Birliği” koymuş; ama İttihâd-ı İslâm ile hiçbir alâkası yoktur.

İsimden ibâret bir İslâm Birliği’dir. Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri bu ma’nâda Demokratlara diyor ki:  Kur’ân’ı anayasa olarak kabûl etmek şartıyla İttihâd-ı İslâm’ı te’mîn edin. Kur’ân’ın hâkimiyyeti altındaki bu ittihâdı ve bu ittifâktan doğan şevket ve kuvveti gören Amerika, ister istemez İslâmiyyeti kabûl edecektir.  

 

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.139 sn. deSen
↑ Yukarı