tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Kim Ellah’ın huzuruna bir iyilikle gelirse, o kimse için işlediği iyiliğe mukabil, on kat sevab ve mükafat vardır. Kim de bir kötülükle gelirse, o kimse işlediği o kötülüğe mukabil sadece misliyle cezalandırılır. Onlar asla zulme uğramazlar.
(En’am, 6/160)
Hadîs-i Şeriflerden
Bir mü’minin mü’mine karşı durumu parçaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş binanın taş ve tuğlaları gibidir.
(Buhari, Salat 88, Müslim, Birr 65)
Dualardan
Cenab-ı Hak, sizi bu hizmet-i nuriyede daima muvaffak eylesin, âmîn. Ve sizden ebeden razı olsun, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Ey devamı isteyen nefis! Daimî olan bir Zât'ın zikrine devam eyle ki, devam bulasın.
Mesnevî-i Nuriye

FATİHA’NIN YARISI BENİM, YARISI KULUMUNDUR

21.06.2019

#HaftanınHutbesi

 

إِيَّاكَ نَعْـبُدُ وإِيَّاكَ نَسْـتَع۪ينُ

 

Aziz Kardeşlerim!

Ellah ile kul arasındaki muâmele, iki kısımdır:

Birincisi: “Gàibâne” sûretindedir ki; Cenâb-ı Hak, âsârıyla kendisini tanıttırır. Kul ise, namazda o âsârı tefekkür eder ve o âsâr vâsıtasıyla müessiri tavsîf ve ta’rîf eder.

Diğeri: “Muhâtaba ve mükâleme” sûretindedir ki, Cenâb-ı Hakk’ın, esmâsıyla kendisini tanıttırmasına karşılık kul da إِيَّاكَ نَعْـبُدُ gibi ifâdelerle şühûdî muâmelede bulunur. Yâni, Ma’bûd-u Bilhakk’ı görür gibi O’na ibâdet eder.  

Fâtihâ da iki kısımdan müteşekkildir:

Birincisi: Elhamdülillâh’tan başlayıp إِيَّاكَ نَعْـبُدُ cümlesine kadar olan kısımdır. Bu kısımda gàibâne muâmele vardır. Namaza duran mü’min, Fâtihâ’nın bu birinci kısmını okumakla, o gaybî Zâtın saltanat ve rubûbiyyetini gösteren eserlerini seyreder ve o saltanat-ı rubûbiyyetin mehâsinini i’lân eder. Yâni, şu kâinâtın Sâni’-ı Zülcelâl’inin kendisi görünmüyor; fakat âsârı ile kendisini zîşuûra bildiriyor. İşte insânın, âsâra bakarak tefekkür etmek sûretiyle müessir-i hakìkìyi bulup tavsîf ve ta’rîf etmesine “gàibâne muâmele” denilir.

Fâtihâ-i Şerîfe’nin إِيَّاكَ نَعْـبُدُ cümlesine kadar olan kısmı, insânın şu gàibâne muâmele sûretindeki vazîfelerini beyân etmektedir. Fâtihâ’nın evvelindeki besmele ve namaza âit diğer duâlar, ezân ve kàmet de bu gàibâne muâmeleye dâhildir ve onun mukaddimeleri hükmündedir. إِيَّاكَ نَعْـبُدُ وإِيَّاكَ نَسْـتَع۪ينُ âyet-i kerîmesinden i’tibâren ikinci kısımda ise “hâzırâne mükâleme”de, yâni eserlerden geçip, Ma’bûd-u Zülcelâl’in huzûruna çıkıp, O’nu görür gibi doğrudan doğruya O’na hitâb ve duâ etmek ve şuûnatına karşı ubûdiyyetle mukàbelede bulunmak mevcûddur. Fâtihâ hakkındaki şu hadîs-i kudsî bu husûsa işâret etmektedir:

Ellâhu Teâlâ şöyle buyurur:

“Namazı (Fâtihâ’yı) kulumla kendi aramda ikiye böldüm. Kuluma istediği verilecektir.” (Bir rivâyette de, “Onun yarısı Benim, yarısı da kulumundur.” şeklinde gelmiştir.) Kul, اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ deyince;  Ellah, ‘Kulum Bana hamdetti’ buyurur. Kul,

اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ   deyince;  Ellah, ‘Kulum Beni senâ etti’ buyurur. Kul,

 مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِ  deyince;  Ellah, ‘Kulum Beni temcîd etti, (yücelti)’  buyurur. Kul,

 إِيَّاكَ نَعْـبُدُ وإِيَّاكَ نَسْـتَع۪ينُ deyince;  Ellah, ‘Bu, Benimle kulumun arasındadır. Kuluma istediği verilecektir’ buyurur. Kul,

اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَ  صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ

deyince;  Ellah, ‘Bu kulum içindir. Kuluma istediği verilecektir’ buyurur.”[1]

İşte Fâtihâ’nın gàibâne ve hâzırâne olmak üzere iki kısımdan ibâret olması gösteriyor ki, insânın Cenâb-ı Hakk’a karşı ubûdiyyeti iki tarzdadır. Birisi, gàibâne muâmele; diğeri, hâzırâne mükâlemedir.[2]

 

 


[1] Müslim, Salât, 38; Muvattá’, Salât, 39.

[2] Semendel Yayınlarından “11. Söz ve Şerhi” adlı eserden alınmıştır.

 

Bu yazi 2787 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.125 sn. deSen
↑ Yukarı