tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
Rabbinizden mağfiret dileyin; sonra günahlardan tevbe edip O’na sığının! Gerçekten benim Rabbim, çok merhametlidir ve kusurunu derkedip dergahına iltica edenleri sevendir.
(Hud, 11/90)
Hadîs-i Şeriflerden
Sizden birinizin sırtında odun toplaması, dilenmesinden daha hayırlıdır. Dilenip istediği kimse ya verir veya vermez.
(Buhari, Zekat 50, Müslim, Zekat 106)
Dualardan
Yaşasın sıdk! Ölsün ye's! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm ve itab ve nefret, heva hevese tâbi olanlara olsun; selâm ve selâmet, hüdaya tâbi olanların üstüne olsun! Âmin.
(Tarihçe-i Hayat)
Vecîze
Netice-i hilkat-i âlemin en mühimmi, şükürdür. Çünki kâinata dikkat edilse görünüyor ki: Kâinatın teşkilâtı şükrü intac edecek bir surette herbir şey, bir derece şükre bakıyor ve ona müteveccih oluyor.
Mektûbat

EHL-İ İMANIN ÖLÜM HALİ

20.10.2017

اِنَّ الَّذ۪ينَ قَالُوا رَبُّنَا اللّٰهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ  نَحْنُ اَوْلِيَٓاؤُ۬كُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۚ وَلَكُمْ ف۪يهَا مَا تَشْتَه۪ٓي اَنْفُسُكُمْ وَلَكُمْ ف۪يهَا مَا تَدَّعُونَۜ نُزُلًا مِنْ غَفُورٍ رَح۪يمٍ۟

       Aziz Mü’minler!

       Okuduğum ayet-i kerimelerde Yüce Rabbimiz şöyle ferman buyurur:

     “Şüphesiz, ‘Rabbimiz Ellah'tır’ deyip, sonra istikamet üzere bulunanların üzerine ölüm anında rahmet melekleri inerler. Onlara şöyle derler: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır. Gafûr ve rahîm olan Ellah'ın ikramı olarak.’”[1]

     Temim ed-Darî  (r.a)'dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte ise; Resûlullah (sav)  şöyle buyurmuştur:

       “Ellah, ölüm meleğine emreder ki; falan dostuma git, onu bana getir. Çünkü ben onu darda da sevinçte de tecrübe ettim. Onu iste­diğim gibi buldum. Git onu bana getir de onu dünya merak ve gam­larından kurtarayım. Bu emir üzerine ölüm meleği beraberindeki beş yüz melekle çıkar. O meleklerin beraberlerin­de Cennetten alınmış kefen ve reyhan demetleri de vardır. Hem beraberlerinde en gü­zel, misk kokulu, beyaz ipekler de bulunur. Ölüm meleği, ölmek üzere olan o salih kulun başucunda oturur. Melekler etrafını sararlar. Her birisi elini bir azasına koyar. O beyaz ipek ve güzel koku, yanağı­nın altına konulur. Ona Cennete bir kapı açılır. Çocuk ağlarken avutulduğu gibi, nefsi Cennet nimetleriyle, bazen hurileriyle, bazen elbiseleriyle, bazen de meyveleriyle avutu­lur. Cennetteki hurileri onu sevinçle karşılarlar. Ruhu o nimetlere atlamak ister. Ölüm meleği de ona:

       - Ey güzel ruh! Meyvelerinin ağırlığından eğilmiş ağaçlara, uzun göl­gelere, akan sulara çık, der. Ölüm meleği o salih kula bir ananın evlâdına olan şefkatinden daha fazla şefkatlidir. Bilir ki o ruh, Ellah'ın sevdiği birisidir. Ellah'a kar­şı olan vazifelerini eda etmiştir. O melek o ruha iyi davranmakla, Ellah'ın rızasını elde etmek ister. Sonra, kıl hamurdan çekilir gibi, ruhu o cesedden çıkar. O ruh çıkınca melekler etrafını sarar, ona: ‘Selam sana, iman ve ibadetin sebebiyle Cennete gir.’ derler. İşte bu, gelecek âyet-i kerimenin mânâsıdır: “Onlar ki melekler, güzelce ruhlarını alırlar. ‘Selam size, işlemiş olduğunuz salih ameller sebebiyle Cennete giriniz.’ derler.”[2] Daha sonra Resûlullah (sav) şu âyeti okudu :

     “Eğer sekeratta olan kimse, mukarrebinden (Ellah'a yakın olanlardan, hesabsız Cennete girenlerden) ise, onun için ravh, reyhan ve naim Cenneti vardır.”[3]

        Buyurdu ki: ‘Ravh, ölüm meşakkatinden kurtulmaktır. Reyhan ise, rızk-ı tayyibdir. Cenneti ise onun önündedir.’

       Ölüm meleği, o salih kulun ruhunu aldığında ruh, cesede der ki: Ellah mükafatını versin. Zira sen, beni hızla Ellah'ın taatine götürüyordun. Onun masiyetinden çekiyordun. Tebrik ederim seni, beni de kurtardın, kendin de kurtuldun. Cesed de ruha aynı şeyleri söyler. Sonra Resûlullah buyurdu ki:

        Üzerinde Ellah'a itaat ettiği yerler ve amelinin göğe çıktığı ve ondan rızkı indiği her kapı kırk gün onun öldüğüne ağlarlar. Ruhu alındığı zaman en az beş yüz rahmet meleği, önünde dururlar. İnsanlar etrafını çevirmeden melekler çevirirler. Onlar, onu tekfin etmeden melekler getirdikleri kefenlerle onu kefenlerler ve hoş kokular sürerler. Melekler, evinden kabrine kadar ikişer sıra olarak dizi­lirler, istiğfar ile onu karşılarlar. O zaman İblis, kemikleri kıracak bir sesle bağırır ve askerleri­ne der ki:

        - Yazıklar olsun size! Bu kul sizden nasıl kurtuldu? Onlar:

        - Bu kimse, masum ve Ellah’ın hıfz ve inayeti altında idi, derler.

       Ölüm meleği, onun ruhunu göğe çıkarttığı zaman, Cebrail ve yetmiş bin melek onu karşılarlar. Rabbinden ona müjde getirirler.  Ölüm meleği o ruhla Arş’a varınca; ruh, Rabbi için secdeye kapanır. Ellah, ölüm meleğine der ki:                                                    

       - Kulumun ruhunu götür, meyvelerinin ağırlığından eğilmiş, aşağı sarkmış ağaçlar, uzun gölgeler, akan suların yanına (Cennete) bırak.”

       Cenab-ı Hak, böyle bir ölümü cümlemize nasîb ve müyesser eylesin.

                       

(Semendel Yayınlarından 29. Söz’ün Şerhi)

 


[1] Fussilet, 41:30-32.

[2] Nahl 32

[3] Vakıa 88-89

Bu yazi 3464 defa gösterilmiştir.

Yorum yapabilirsiniz :

İsim
Eposta ( Sitede görünmeyecek )
Yorum
Doğrulama Kodu
Gönder

Yorumlar :

Henüz yorum yapılmamış.

Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
0.108 sn. deSen
↑ Yukarı