tel tel tel
Kur'an-ı Kerim'den
(Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler ve demir halkalar ve alevlendirilmiş bir ateş hazırladık.) Onlar, kıyamette elleri boyunlarına demir zincirler ile bağlanarak Cehennem ateşine sevk edileceklerdir. Orada ebediyyen azab göreceklerdir. İşte küfrün cezası, böyle ebedi Cehennem’dir ve bu ceza, ayn-ı adalettir.
(İnsan, 76/4)
Hadîs-i Şeriflerden
Rabbiniz arada bir tercüman bulunmaksızın mutlaka hepinizle konuşacaktır. O gün kişi sağına bakar, önceden gönderdiği hayırlı işleri görür. Soluna bakar yine önceden işlediği kötülükleri görür. Önüne bakar Cehennem’i görür. Öyleyse yarım hurmayla da olsa Cehennem’den korunmaya çalışınız.
(Buhari, Zekat 9; Müslim, Zekat 67)
Dualardan
Cenab-ı Erhamürrâhimîn, sizlere rahmet, bereket, saadet ihsan eylesin, âmîn.
(Kastamonu Lahikası)
Vecîze
Cenab-ı Hak hadsiz enva'-ı nimetini nev'-i beşere zemin yüzünde neşretmiş. Ona mukabil, o nimetlerin fiatı olarak, şükür istiyor.
Mektûbat

Aşırı yoğunluktan dolayı sorulara şu anda cevap veremiyoruz. Bu arada lütfen takipte olun.

    ← Sorulara Dön

    Şuûnât-ı İlâhiyye, Sıfât-ı İlâhiyye, Sıfât-ı Selbiyye ne demektir?
    17.12.2014 19:21 Ahmet Sonmez 6860 defa gösterilmiştir.

    ŞUÛNÂT-I İLÂHİYYE: Şuûnât-ı İlâhiyye, ba‘zı ulemâ ıstılâhınca sıfât-ı selbiyyeye ıtlâk olunur. Ba‘zı ulemâ nazarında ise, ta‘bîrinden áciz kaldığımız “ muhabbet, gadab, şefkat, sürûr-i mukaddese” gibi maánî-i kudsiyye hakkında kullanılır. Elláh’ın bu nev‘ı şuûnâtında dahi şerîki yoktur. Ba‘zan da umûmiyyeti ifâde eder. Ya‘nî, bu ma‘nâya göre, “şuûnât” ta‘bîrinde sıfât, esmâ ve ef‘ál-i İlâhiyye de dâhıldir.

    SIFÂT-I İLÂHİYYE: Kelâm ilmi ıstılâhında; Cenâb-ı Hakk’ın Zât’ının lâzıme-i zarûriyyesine “sıfât” denilir. Sıfât-ı İlâhiyye ise iki kısma ayrılır: 1- Sıfât-ı Selbiyye, 2- Sıfât-ı Sübûtiyye.

    SIFÂT-I SELBİYYE : Cenâb-ı Hakk’ın lâzıme-i zarûriyye-i Zâtiyyesi olan ve Zât-ı Akdes-i İlâhiyyeyi tavsíf ve takdîs eden, mahlûkátta benzerleri bulunmayan ve kendi zıdlarını selbeden sıfâtlara denir. İşte, kendi zıdlarını selbettiği için bu sıfâtlara “selbiyye” denilmiştir. Zât-ı Akdes-i İlâhî’nin künh-i mâhiyyeti bilinmediği için hakíkí ta‘rîfi mümkün değildir. Ancak o Zât-ı Akdes, nekáisten ve zıdlarından takdîs edilmekle tavsíf edilebilir.

    Sıfât-ı selbiyye altı tanedir:

    1-VÜCÛB-i VÜCÛD: Varlığı aklen zarûrî, yokluğu ise aklen muhâl olan vücûda “Vücûb-i Vücûd” denilir. Bu sıfâta, Sıfât-ı Selbiyye denildiği gibi, sıfât-ı ayniyye ve sıfât-ı nefsiyye de denilmektedir. Cenâb-ı Hak, Vâcibü’l-Vücûd’dur. Mâsivâsı mümkinü’l-vücûddur.

    2- KIDEM: Varlığının başlangıcı olmamasıdır. O Zât-ı Vâcibü’l- Vücûd “Kadîm”dir, Ezelî’dir. Mâsivâsı ise hâdistir.

    3- BEKÁ: Varlığının sonu olmamasıdır. O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd "Bâkí"dir, "Ebedî"dir. Mâsivâsı ise fânîdir.

    4- VAHDÂNİYYET: O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd birdir. Vâhid’dir, Ehad’dir. Zâtında, şuûnâtında, sıfâtında, esmâsında ve ef‘álinde şerîki, nazíri, misli, misâli ve mesîli yoktur. Mâsivâsı ise müteaddiddir.

    5- MUHÁLEFETÜN Lİ’L-HAVÂDÎS: Sonradan yaratılanlara benzememesidir. O Zât-ı Zü’l-Celâl, mahlûkátın cinsinden değildir. Mâsivâsı ise biribirine benzemektedir.

    6- KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ: O Zât-ı Vâcibü’l-Vücûd, Zâtıyla káimdir. Varlığı için hîç bir şeye muhtâc değildir. Mâsivâsı ise her hâlinde ve her şe’ninde O’na muhtâctır.

    Sıfât-ı sübûtiyye ise yedi tanedir: Zât-ı Akdes-i İlâhî’de zarûreten bulunması gereken, vâhid-i kıyâsî olsun diye nümûneleri mahlûkátta da bulunan ve Zât-ı İlâhiyyeyi isbât eden sıfâtlara denir. Bu sıfâtlar; “hayât, ilim, sem‘, basar, irâde, kudret, kelâm” olmak üzere yedi tânedir.

    Ulûhiyyet-i İlâhiyye bu sıfatlarla bilinir. Bu sıfatlar:

    1- HAYÂT: Elláh’ın diri olmasıdır.

    2- İLİM: Elláh’ın her şeyi bilmesidir.

    3- SEM‘: Elláh’ın her sesi işitmesidir.

    4- BASAR: Elláh’ın her şeyi görmesidir.

    5- İRÂDE: Elláh’ın tahsís ve tercîh etme gücüne sáhib olmasıdır.

    6- KUDRET: Elláh’ın her şeye güç yetirmesidir.

    7- KELÂM: Elláh’ın konuşmasıdır. İmâm Ebû Mansur el-Mâtürîdî’ye göre, Sıfât-ı Sübûtiyye sekizdir. “Tekvîn” de Sıfât-ı Sübûtiyyede dâhıldir.

    Yorum yapabilirsiniz :

    İsim
    Eposta ( Sitede görünmeyecek )
    Yorum
    Doğrulama Kodu
    Gönder

    Yorumlar :

    Henüz yorum yapılmamış.
    Muhammed Doğan'ın (Molla Muhammed el-Mûşî el-Kersî) beyanatları Nurmend.com sitesinden başka bir platformda yayınlanmamaktadır. © 2014-2023 | Her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Nurmend - Şerhmend
    0.128 sn. deSen
    ↑ Yukarı